GüncelMakaleler

DENGE AZADÎ | Difaa El Weteni’nin Rojava’da  Yarattığı Kaos

"Kendi kontrolü altında olan şehirlerde de bir iç savaş istememektedir. Fakat bu saldırılar biteceğe benzemiyor. Ateşkeslerden faydalanan Difaa el Weteni milisleri cephane ve takviye kuvvet hazırlıkları yapmaktadırlar. Difaa el Weteni’nin kontrolü altındaki mahallelerden halk göç etmekte ve Özerk Yönetim alanlarına sığınmaktadır"

20 Nisan günü Rojava-Qamişlo’nun Tay Mahallesi’nde Difaa El Weteni (Ulusal Savunma Kuvvetleri) milislerinin Rojava İç Güvenlik Güçleri’nin noktasına saldırısıyla başlayan çatışma hali, süreli ateşkeslerle birlikte devam etmektedir.

Esad rejimine bağlı bu gücün Rojava ve Suriye geneline dönük ilk saldırısı değildir. Her ne kadar resmi kaynaklar 2012 dese de kuruluşu 2004 yılı Qamişlo İsyanı’na kadar dayanan bu paramiliter güç, genellikle ulus ve mezhepler arası çatışma yaratmak ve bu çatışmalardan Esad rejimine fayda sağlamak amacını taşımaktadır. Şam yönetiminin yönlendirmesiyle bugüne kadar onlarca katliama ve çatışmaya imzasını atmıştır.

Bu paramiliter güç, halk arasında “maskeliler” olarak tanınmaktadır. Bunun nedeni özellikle Şam yönetimine karşı protestolar düzenleyenleri maske takarak gözaltına almaları ve işkence yapmalarıydı.

2012 yılına kadar gizli bir milis gücü olarak faaliyet gösterdi. 2012 yılıyla birlikte özerk bir yapılanma halini aldı. Hem devlet yönetim kademesinde hem de komuta kademesinde yer alıp maaş almaya başladılar. Aslında SADAD gibi bir yapılanmaları olduğu söylenebilir. İçerisinde sadece Suriyeli Araplar değil, farklı milliyetlerden kişiler de var. Görünen kısmı Esad rejimine bağlı ise de esas olarak İran rejiminin örgütlediği paramiliter bir güçtür. Hatta zaman zaman içlerinde emirleri farklı yerlerden de aldıkları için çatışmalar çıkmaktadır. Özellikle 2013 yılında Cizre bölgesinden insanları kaçırıp, fidye isteme ve alınan fidyelerin hükümet güçleri arasında bölüştükleri bilinmektedir.

Rojava Devrimi ile birlikte Difaa el Weteni’nin çatışma yaratma tarzı değişmiştir. Öncesinde siviller arasında provokasyon yaratıp (örneğin, Kürt-Arap) onların birbirleriyle çatışmasını sağlayıp, sonra da Şam hükümeti adına halkları katleden bir pratik içinde olmuşlardır. Rojava Devrimi ile birlikte hem iç güvenlik güçlerinin hem de ordunun oluşması saldırıların yapısını da farklılaştırdı. Artık noktalara direkt askeri bir güç olarak saldırmakta ve faaliyetlerini açıktan yürütmektedirler.

 

Saldırıların Artmasının Nedeni Suriye “Seçim”leridir!

Qamişlo ve Hesekê’de rejim kontrolünde olan her alanda örgütlenmeleri ve askeri noktaları bulunmaktadır. Esad rejimini bu yıl çok sayıda karışıklık yaratma girişimi bulunmaktadır. Bu saldırıların devlet başkanlık seçimlerinin yapılacağının açıklanmasının hemen ardından başlaması tesadüfi değildir. Çünkü Suriye genelinde 26 Mayıs’ta başkanlık seçimi var ve Rojava bölgesinden seçime katılma oranı oldukça düşük. Bu nedenle Esad rejimi, gözdağı vermek ve kurulan sistemi Özerk Yönetim aleyhine kendi lehine çevirmek istemektedir. Aynı zamanda da Qamişlo’nun tamamına Rusya’nın da desteğiyle sahip olmak istemektedir.

Savaşla birlikte 13 milyon Suriyeli, ülke içinde ve dışında yerlerinden edilmiştir. Doğalığında Esad sadece kendi kontrolündeki yerlerde seçim yapabilmektedir. Zaten adaylık için son 10 yılda Suriye’de bulunmak ve Müslüman olmak şarttır. Her anlamıyla demokratik olmayan bir seçim sürecini hazırlayan Esad’ın kendi diktatörlüğünü meşrulaştırmak dışında başka bir amacı yoktur. ABD’nin uyguladığı “Sezar Yasaları” ile ekonomik ambargoya uğrayan ve siyasi olarak da çöküşe giden Esad rejimi her diktatörün yaptığı gibi çözümü iç savaşta ve katliamda görmektedir.

Rusya, daha öncesinde nasıl Efrin’i Türklerin işgal etmesi için onay verdiyse bugün de Esad’a Qamişlo’da karmaşa yaratma imkânı sağlayarak bir taşta iki kuş vurmak istiyor. Böylelikle hem Türkiye’nin Suriye’ye dair işgal planlarını Rusya’sız yapamayacağını hem de Rojava Özerk Yönetimi’ne esasta Esad’a dayanan bir yönetimi tanıdığını gösteriyor. Bunu da garantör, arabulucu vb. rollerle yapıyor.

20 Nisan’da başlayan çatışmalardan bugüne kadar onlarca Difaa el Weteni milisi öldürülmüş, birçok noktası Rojava İç Güvenlik Güçleri’nin eline geçmiş ve cephaneleri bulunmuştur. Aynı zamanda 2 Rojava İç Güvenlik üyesi ve 2 sivil de hayatını kaybetmiştir.

Rojava Özerk Yönetim sisteminde şehirlerin savunmasını İç Güvenlik Güçleri yapmaktadır. Bu sebeple Difaa el Weteni’nin saldırılarına Hêzên Parastina Civakî (Toplum Savunma Güçleri), Hêzên Parastina Civakî-Jin (Kadın Toplum Savunma Güçleri), Asayîşa Rojava, Asayîşa Rojava Jin, Hêza Asayîşa Taybet (Özel Asayiş Güçleri) karşılık vermektedirler. Çatışmalar Tay Mahallesi ile kalmamış farklı mahallelere de yayılmış ve bazı sivil yerleşim yerlerine havan atışı yapılmıştır.

20 Nisan’dan bugüne “Rusya’nın garantörlüğünde” 4 kez süreli ateşkes ilan edildi ve her seferinde de Difaa el Weteni tarafından ateşkes delindi. Bunun bir sebebi halk içinde tam huzursuzluk yaratmak; diğeri ise Difaa el Weteni’nin içinde başka istihbarat güçlerinin de bulunması ihtimalidir. Çünkü Qamişlo kozmopolit bir şehirdir. Asur, Süryan, Kürt, Arap ve Ermeni halkları yaşamaktadırlar.

Esad’ın bir amacı Kürtleri yine zor ile kendisine bağlamak, diğer amacı ise Rojava Özerk Yönetimi’nin aleyhine provokasyon yaratıp özellikle Arap ve Hristiyan halklarını kışkırtmaktır. Qamişlo’nun çok uluslu yapısı ve rejim destekçilerinin de bulunması aynı zamanda da Özerk Yönetim kurumlarının birçoğunun da bu şehirde olması daha rahat bir karmaşa yaratılmasını sağlamaktadır. Aynı durum Hesekê için de geçerlidir ve şu an Hesekê’de de bu karmaşanın çıkmasından kaynaklı belli tedbirler alınmıştır. Diğer bir yandan Şehba ve Şexmeqsut’a Şam’ın uyguladığı ambargolar da artırılmıştır. Yani her taraftan Rusya eliyle Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi sıkıştırılmaya ve taviz verilmeye zorlanmaktadır.

Çatışmaların Arka Planında Petrol

Suriye’de toplamda 2.5 milyar varil petrol bulunmaktadır ve bu petrolün % 80’i Kuzey ve Doğu Suriye’de yani Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kontrolündedir. 1990’larda en fazla günde 150 bin varil petrol üretiliyordu. 2011’den sonra günde ortalama 20 bin varile düşmüştür. Dünya çapında anlamlı bir üretim olmasa da ülke içi için önemli bir kaynaktır. 2011 yılından önce AB ülkelerine de ihracat yapılıyordu; fakat savaştan sonra resmi olmasa da sadece ABD’ye ihracat yapıldı. 2020’de ABD ile QSD’nin yaptığı petrol anlaşması ile birlikte QSD’nin kontrolündeki petrol ihracatı resmiyet kazanmış oldu.

Dünyada petrol üretimi açısından 4. sırada olan İran rejimi, önemli bir gelir kaynağını kaybeden Esad rejimi ve her iki ülkeyi de kontrolü altında tutan Rusya, emperyalist çıkarları doğrultusunda bu petrol anlaşmasından memnun değildirler. Rusya her fırsatta ya İran’ın Difaa el Weteni gibi paramiliter güçler ile ya da Esad’ın uyguladığı ekonomik ambargolar ile Özerk Yönetimi zorlamaktadır. Diğer bir yandan ABD petrolü satın alarak alandaki hakimiyetini de derinleştirmektedir. Emperyalist ABD ve Rusya’nın bu çekişmesi yine halklara dönük katliamlarla ve iç çatışmalarla sonuçlanmaktadır.

ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı McKenzie yaşanan son saldırılarla ilgili “QSD’li ortaklarımıza destek vermeye devam edeceğiz” dedi. Bu açıklamasıyla Rusya’ya Rojava’dan çekilmeyeceğinin mesajını veren ABD, aslında Özerk Yönetimi de kendi desteği karşısında daha fazla taviz vermeye zorlamaktadır. Esas olarak Rojava’yı ilk önce petrol güvenliğini alarak ekonomik olarak daha sonrasında da siyasi olarak tam anlamıyla kontrol edip, Irak Kürdistanı’ndaki yönetim modelinin oluşmasını istemektedir. Fakat Özerk Yönetimin bu meselede ciddi bir direnci söz konusudur.

Özerk Yönetim meseleyi diyalog yoluyla çözüme kavuşturmak istemektedir. Çünkü hali hazırda Efrin, Gire Sipi ve Serekaniye Türk işgali altındadır. Kendi kontrolü altında olan şehirlerde de bir iç savaş istememektedir. Fakat bu saldırılar biteceğe benzemiyor. Ateşkeslerden faydalanan Difaa el Weteni milisleri cephane ve takviye kuvvet hazırlıkları yapmaktadırlar. Difaa el Weteni’nin kontrolü altındaki mahallelerden halk göç etmekte ve Özerk Yönetim alanlarına sığınmaktadır.

Öte yandan Suriye ordusu da çatışmalara müdahil olmamakta sanki kendisi ile hiç alakası yokmuş, iki grup arasındaki çatışmalar gibi göstermektedir. Bunun bir sebebi Qamişlo’da kendi destekçisi halkın tepkisini çekmemek, diğeri ise uluslararası alanda görünür herhangi bir suçunun olmasını istememesidir. Bu sebeple de katliamlarını bu paramiliter güçler aracılığı ile yapmaktadır.

Rojava İç Güvenlik Güçleri şehirlerinin ve halklarının güvenliğini alacağını ve hiçbir güce karşı saldırı yapmadıklarını, sadece meşru savunma haklarını kullandıklarını açıkladılar. Kadın güçler en ön saflarda savunmadalar ve şehirlerini bu kirli işgalci güçlerden temizleyene kadar da mevzilerden çekilmeyeceklerini belirttiler.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu