Güncel

YORUM  | Sallayan ABD Emperyalizmi  Sallanan Molla Rejimi

Geçtiğimiz bir kaç gün öncesi, İran'lı General Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi'nin başkan yardımcısı Ebu Mehdi El-Mühendisi'nin Bağdat havalimanında ABD tarafından düzenlenen hava saldırısıyla öldürülmesinin ardından tüm çevrelerin gündemine oturdu.

ABD Eemperyalizm’i ve gerici Molla rejimi arasındaki hesaplaşma esasen ABD yaptırımları (ekonomik ) ile sonuç almaya yönelikken yaşanan son gelişme Ortadoğu ateş çemberinde, iki gücün askeri  alanda da karşı karşıya kalmasını beraberinde getirdi.

Esasen emperyal güçlerin Kuzey Afrika ve Ortadoğu üzerindeki hakimiyet alanını genişletme  hamleleri ve buna paralel gerici, uşak devletlerin sürece dahil edilmesiyle bölge üzerindeki vekalet savaşları çok kanlı bir sürece evrildi.

Ve bugün milyonlarca insanın katledilmesi, sakat bırakılması, göçe zorlanması ve nihayetinde devletleri temsil eden şahsiyetlerin ”suikastine ”kadar vardırılması bu vekâlet savaşının sonucudur. Emperyalizmin bitmez tükenmez kar hırsı ve buradan nemalanmak isteyen gerici-faşist diktatörlerin kendi halkını sürüklediği ateş cenderesi…

Kasım Süleymani’nin öldürülmesi ”sol” cephede yeni bir tartışmayı da alevlendirdi. Emperyalizme karşı olma adına gerici uşak devletlerin  savunulması pozisyonuna düşülmesi tehlikesi ortaya çıktı…

Üç dünya teorisi adı altında ”Emperyalizme karşı gerici iktidarların savunulması” mantığı farklı versiyonlar altında yaygınlaştırılıyor. Bunu diktatör Esat’ın savunulmasında da gördük.

Şimdi ise Süleymani’nin öldürülmesinin ardından ABD’nin kınanması ve İran’ın acılarının paylaşılmasına kadar varan(kimileri İran halkının acıları diyor ki bu daha tehlikeli bir kavram ) bir yaklaşım görülüyor.

ABD ve diğer emperyal barbarlığın teşhir edilmesi ve tavır alınması  anti-emperyalist duruşun gerekliliğidir. Lakin bütün gerici-faşist  diktatörlüklere karşı da tavır belirlemek, anti-faşizmin duruşunun bir gerekliliği olmak zorundadır. Kasım Süleymani gerici molla İran rejiminin bir generalidir. İran Cumhurbaşkanının ifade ettiği gibi ”Süleymani İran’ın yurt dışındaki askeri operasyonlarından sorumlu olan Süleymani’nin sadece ülkesinin değil, aynı zamanda Irak, Suriye, Yemen, Lübnan ve Afkanistan gibi bölge ülkelerinde güvenliği için hizmet etmiştir” söylemi diplomatik dili çıkardığımızda tüm bu ülkelerin iç işlerine doğrudan müdahale ettiği gerçeği karşımıza çıkmaktadır.

İran Molla rejimi adına içeride onlarca ayaklanmayı kanla bastırmış, PDK genel sekreteri başta olmak üzere üç yüzün üzerinde üyesine suikast düzenleyen daha dün Irak’ta Kürt şehirlerine girerek ve bugün oralara açıktan yerleşen Süleymani’ye aynı zamanda gerici Haşti Şabi örgütünün komutanına baş sağlığı dilemek sol ve sosyalistlerin gerçeği olamaz. Hele hele KDP ve YNK gibi örgütlerin gerçeği hiç olmamalıydı.

Süleymani’nin İran’da değil de Irak’ta hem de Haşti-Şabi gibi bir örgütün başkan yardımcısıyla birlikte öldürülmesi işgalciliğin ve yayılmacılığın açık ve net kanıtıdır. Kendisi gibi işgal ve kan emici güçler (emperyalist’de olsa ) tarafından öldürülmesi bu gerçekliliği değiştirmeyecektir.

Diğer bir boyut ise Ortadoğu somutunda gerçekleşen emperyalist işgal saldırılarında emperyalizmin niteliğinin göz ardı edilmesi sorunudur. Özellikle Suriye’nin IŞİD saldırganlığına açık hale getirilmesi ve buna karşı Kürt direnişinde somutlanan haklı bir duruş saygınlıkla karşılanmıştır. Evet dünyanın gıptayla izlediği Kürt direnişi esasen IŞİD barbarlığını en alt seviyeye kadar geriletti. Kürtler, emperyalist çelişkilerden faydalanarak onların imkan ve olanaklarını da kullanarak kendi topraklarında ilk defa  kendi kendilerini yönetecek önemli mevziler elde ettiler.

Bu hamle esasen ABD emperyalizmine karşı Kürt toplumunda ve sol çevrelerde sempati uyandırmış ve ABD’nin emperyal yönelimi bu çevrelerce yeterince anlaşılamamıştır. Ta ki Afrin ve diğer Kürt şehirlerinin faşist Türk devletinin işgaline sunulmasına ve bu işgal’in  ertesi ABD konvoylarının taşlanmasına ve ”ABD Kürtleri sattı ” öfkesine dönüşünceye kadar.

Kısacası emperyalist çıkarlardan ve çelişkilerinden faydalanmak emperyalizmden medet ummak anlamına gelmediği gibi emperyalizmin dönemsel çıkarı gereği destek vermesi onun işgalci ve sömürücü niteliğini ortadan kaldırmayacağı gerçeğidir. Ortadoğu’daki tüm devlet ve iktidarlar emperyalistlerle bağımlılık ilişkisi içindedir.

Bu boyunduruğa karşı demokratik yönetim tarzı ve emperyalizme karşı mesafeyi dengelemeye çalışan Rojava Devrimi hem emperyalist hem de gerici güçlerin hedefi haline gelmesini de beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda İran’ında tavrı bu gerici kampın tam ortasındadır.

Sonuç olarak İran Molla rejimi bu saldırıya cevap vermek zorundadır. Aksi halde kendi gerici iktidarı sallantıya girecek ciddi anlamda prestij kaybedecektir. Güçlü Molla iktidarı yeni saldırılara daha açık hale gelecektir.

Bundan dolayıdır ki karşı hamle yapacaktır. Karşı hamlenin de bir bedeli olacağını biliyorlar. Bu manada Irak’ta konumlanmış Haşti-Şabi ,Hizbullah vb yapılanmalarla cevap vermeye çalışacaktır. Irak yeniden işgalin ve iç  kargaşanın kucağına atılarak ABD aracılığıyla bir taşla iki kuş misali bu arada Irakı’da dizayn ederek İran etkisinden çıkarmaya çalışacaktır.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki işgal yangını Akdeniz sularını kaynatmaya devam ediyor olacak. Emperyalist ABD’yi ve gerici Molla devletini kınıyoruz. Bu dalaş ve işgal halkın çıkarına değil sömürücülerin çıkarınadır.

Diktatörlerin ve işgalcilerin generalleri halkların düşmanıdır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu