Güncel

İHD’den Suruç raporu: İnfazların gerçekleştiği hastane çalışanlarının çoğu AKP’li Yıldız’ın akrabası

Suruç’ta AKP’li Yıldız’ın esnafa saldırıya dönüşen ve dört kişinin hayatını kaybettiği ‘seçim gezisi’ sırasındaki olaya ilişkin raporunu açıklayan Urfa İHD Şubesi, Yıldız ailesine mensup çok sayıda kişinin Suruç Hastanesi’nde çalıştığının tespit edildiğini bildirdi. Derneğin raporuna göre saldırganlar bu kişilerden cesaret ve yardım alarak Şenyaşarları hastanede infaz etmiş. Raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise savaş alanı halini alan hastanede içerisinde olay sonrası her yerin temizlenerek delillerin korunması yönünde önlem alınmadığı tespiti.

H. Merkezi: “Tespitler” ve “Talepler” şeklinde iki bölümden oluşan rapor, İHD Urfa Şube Başkanı Mikail Yavuz tarafından okundu. Raporda; olay günü yaşanan ihmallerin, sonrasında da devam ettiği ve üç ferdi hayatını kaybeden Şenyaşar ailesinden pek çok kişi gözaltına alınırken, Yıldız ailesi mensuplarının ifade verdiklerinin dahi bilinemediği vurgulandı.

“Talepler” bölümünde ise taraflı tutumları dolayısıyla İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlarının istifa etmesi gerektiği belirtilirken; Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tarafsız soruşturma yürütebilmesi için soruşturmaya yardımcı olacak şekilde sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapması gerektiği belirtildi.

Raporda yer alan “Tespitler” ve “Talepler” bölümlerinin öne çıkan kısımları:

Tespitler

Yaşanan olayla ilgili en ufak bir araştırma ve soruşturma yapılmadan daha ilk saatlerden itibaren yetkili ağızlardan çok ciddi bir bilgi kirliliği oluşturulmuştur.

Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin yaptıkları açıklamaların, soruşturmanın gizliliği kuralına aykırı olduğu, adil yargılamayı etkilemeye dönük olduğu, yaşanan elim olayı siyasi rekabete malzeme yapmak istedikleri, sivil toplum örgütlerinin olayın araştırılıp kamuoyuna bilgi vermesini önlemeye dönük olduğu, dolayısıyla bu açıklamaların bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyeceğini belirtmek isteriz.

Urfa Valiliği’nden yapılan açıklama olayın kimler arasında yapıldığına ilişkin bir veri sunsa da ana akım medya ve hükümet yetkilileri tarafından görmezden gelinmiştir.

Olayın aydınlatılmasına katkı sunacak hastanede bulunan güvenlik kameralarının tahrip edilerek söküldüğü tespit edilmiştir. Kameraların sökülmesinin adli işlemler nedeniyle değil Halil İbrahim Yıldız’ın yakınları tarafından yapıldığı kanaati görgü tanıklarının ortak kanaatidir.

Yıldız ailesine ve bu ailenin köyü olarak bilinen ŞEHİS köyüne mensup çok sayıda kişinin Suruç Hastanesi’nde çalıştığı tespit edilmiştir. Saldırganların bu kişilerden cesaret ve yardım alarak hastanede yaralı olarak bulunan oğul Adil ile Celal Şenyaşar’a saldırarak burada infaz ettikleri yönünde güçlü deliller bulunmaktadır. Ayrıca bu saldırganlar, oğullarının durumunu merak ettiği için hastaneye gelen baba Esvet Şenyaşar’a eşinin gözü önünde saldırmış ve ölümüne sebep olacak derecede ağır bir şekilde yaralamışlardır. Baba Esvet Şenyaşar, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmiştir.

Urfa’da seçim çalışmaları genel olarak milletvekili adaylarının silahlı korumaları ve silahlı korucular eşliğinde yapılmakta, zaman zaman bu kişilerden kaynaklı vatandaşın tehdit edildiğine dair şikayetler söylenmektedir. Bu durumun bu olaydan önce bilinen örnekleri de vardır. Örneğin, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın 2009 yılında Belediye Başkanı olduğu Urfa’da korumaları ile sokakta yürüdüğü esnada, elinde kamarası ile yanına gelen ve ‘Korumalarınızın silah çektiği iddiası var?’ diyen gazeteciye tokat attığı anın videosu mevcuttur. Bir videoda, gazetecinin ‘görevimi yapıyorum ben’ demesi üzerine Fakıbaba’nın yanındakiler ‘Görevine başlarım’ diyerek gazeteciyi uzaklaştırmaya çalıştığı görülmektedir.

Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın akrabaları son yıllarda korucu olmuşlardır. Korucuların korucu oldukları görev yeri dışında silahlarıyla dolaşmalarının ne kadar tehlikeli olduğu bu olayda ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bireysel silahlanmanın ulaştığı boyutun vahim sonuçları bu olayda görülmüştür.

Suruç’ta hâlihazırda esnafların büyük çoğunluğu kapalıdır. İlçede her tarafta zırhlı araçlar ve güvenlik güçleri mevcuttur.

CHP İlçe Başkanı Genel Merkez’in talebi ile ilçeden güvenlik nedeniyle ayrılmıştır.

Olaydan sonra olay ile ilgili olduğu iddia edilen şahısların bir bölümünün olay ile hiçbir şeklide ilgisi olmayıp İçişleri Bakanlığı ve bir takım hükümet yetkililerin adil ve etkin bir soruşturmayı etkileyen açıklamalarıyla gözaltına alınmıştır.

Medyaya yansıyan ve aile avukatlarından yapılan görüşmelerin sonucunda; ilk etap da aralarında HDP milletvekili adayının da bulunduğu 19 kişi gözaltına alınmış, bunlar arasında Fadıl Şenyaşar çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanmış diğerlerinin ise akıbeti halen belirsizdir.

Gözaltına alınanların çoğunluğu HDP’li çevreler ve Şenyaşar ailesinden olmasına karşın, Yıldız ailesinden gözaltı olduğu ya da vekil adayının ifadesi alındığına ilişkin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Anayasa 83. madde uyarınca ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde milletvekili dokunulmazlığı geçersiz olup milletvekili İbrahim Halil Yıldız hakkında adli işlemlerin yapılması gerekirdi.

Şenyaşar ailesine tehdit mesajları gönderilmekte, aile endişelerinden ötürü taziyeyi halen kuramamış ayrıca tehditlerden sonra aile avukatları Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardır.

Aynı gün (15. 06. 2018)  defnedilen Yıldız ailesi ve Şenyaşar ailesinin cenaze törenine polisin çok farklı tutum sergileyip özellikle Şenyaşar ailesinin cenaze törenine keyfi ve orantısız müdahalesinde ötürü, Suruç halkında polisin provokasyoncu ve olayları tahrik eden tavır takındığı düşüncesi hâkimdir.

Olaydan sonra 17 Haziran 2018 günü Diyarbakır’dan Suruç’a gidip inceleme yapmak isteyen aralarında Diyarbakır Barosu, İHD, KESK, TMMOB, Ticaret Odası ve TTB’nin olduğu 25 ‘e yakın sivil toplum kuruluşunun şehre girmesine keyfi gerekçelerle izin verilmemiştir. Bu durum bizzat İçişleri Bakanlığı tarafından olayın karartılacağına ilişkin kuşkuları artırmıştır.”

Soruşturma dosyası kapsamında her ne kadar gizlilik kararı alınmış olsa da olaya ilişkin algı oluşturacak şekilde Şenyaşar ailesine ait işyerindeki güvenlik kamerası görüntülerinin bir kısmı Anadolu Ajansı tarafından basında (Ülke TV’de) paylaşılmıştır.

Basında yer alan ön otopsi raporuna göre oğul Celal ve Adil Şenyaşar’ın yakın mesafeden sıkılan kurşunlarla öldürüldüğü, baba Esvet Şenyaşar’ın ise beyin kanaması ve ( basında işlenen ve tanık beyan ve duyumlarında Esvet Şenyaşar’ın başına oksijen tüpü ile vurulduğu) kesici alet yaraları ve başına vurulan sert bir metal ile yaşamını yitirdiği belirlenmiştir.

Talepler

Cumhurbaşkanlığı ve hükümet yetkililerinin olayla ilgili yaptıkları açıklamalar adil ve etkin bir soruşturmanın yapılacağı konusunda kuşku yaratmıştır. Dolayısıyla bu tutum terk edilmeli, bu olaydan ders çıkarılmalıdır.

Seçim sürecinde tarafsız olması gereken İçişleri Bakanı’nın bu olay nedeniyle yaptığı taraflı açıklamalar kaygı vericidir. Bunun da ötesinde İçişleri Bakanı’nın sivil toplum örgütlerini hedef gösterip suçlamaya kalkışması oldukça vahimdir. 16 Nisan 2017 tarihli Anayasa referandumunda değiştirilen Anayasa maddesinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Seçim kararı alındıktan sonra hükümet üyesi İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlarının istifa etmesi ve bunların yerine tarafsız kişilerin bakan olarak atanmasının zaruri olduğu ortaya çıkmıştır.

Köy koruculuğu sisteminin tasfiye edilmesi ve korucuların elindeki silahların toplanması gerekmektedir. Bu süreç, gerçekleşinceye kadar köy korucularının (güvenlik korucuları) görevli oldukları bölge dışında silah taşımaları yasaklanmalıdır.

Seçim sürecinde devlet ve hükümet yetkilisi olmayan kişilerin silahlı korumalar eşliğinde propaganda yapmasının önüne geçecek şekilde YSK kesin kararlar almalıdır.

Suruç’taki olayda iktidar partisi milletvekili ve akrabaları öldürme ve yaralama fiillerine karışmışlardır. Anayasa madde 83 uyarınca Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yasal işlem yapması gerekmektedir.

Suruç’ta yaşanan olayda iktidar partisi açık taraf tutmuş ve soruşturmayı etkileyeceğini açıkça göstermiştir. Bu durumda Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın AİHM’in Jordan prensipleri uyarınca tarafsız soruşturma yürütebilmesi bakımından soruşturmaya yardımcı olacak şekilde sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapması gerekmektedir.

Urfa Valiliği, olayda yaşamını yitiren kişilerin mensup olduğu her iki ailenin taziyelerini yapabilmesi ve yas süreçlerini geçirebilmelerini içeren her türlü güvenlik tedbiri almalıdır, özellikle Şenyaşar ailesine taziye ziyaretinde bulunmalı ve sorumluların yakalanıp adalete teslim edileceği konusunda güvence vermelidir.

Olayın açığa kavuşturulması ve sorumluların yargı önünde hesap vermesi için etkili soruşturma ve kovuşturma yöntemlerine başvurulması konusunda Adalet Bakanlığı’nın olayı takip etmesinin gerekli olduğunu belirtmek isteriz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu